Türkiye’nin 2003-2008 yatırım dönemi ‘ders’ oldu

Özlem ERMİŞ BEYHAN

Dünya Bankası, Türkiye’nin 2003-2008 yılları arasında gerçekleşen yatırım atağı dönemini bir vaka çalışması olarak ele aldı. Küresel Ekonomik Beklentiler Raporu’nun detaylarında yer alan çalışmada Türkiye, aynı tip yatırım atağı dönemleri yaşayan 10 farklı ülke ile birlikte ele alındı.

Raporda Türkiye ekonomisinin 2003-08 döneminde yatırımların yüzde 14.3 gibi rekor hızda artmasını nasıl sağladığı, atılan adımlar, ders niteliğinde ortaya konuldu. Raporda, ülkelerin yatırım atağı yaşamasından önce genelde iki tip politika adımı atıldığına işaret edildi: Makroekonomik istikrar ve yapısal sorunlara yönelik reformlar.

Türkiye’nin 2003-2008 döneminde bir yatırım atağı dönemi yaşadığı vurgulanan raporda, bu dönem yatırımlardaki artış yüzde 14.3 olarak ortaya konuldu. Bu dönem dışı yatırım artışının ortalama yüzde 4.6 olduğu ifade edilirken, artışın dikkat çekici olduğu da vurgulandı.

2003-2008 döneminde Türkiye’de üretim artışının yıllık yüzde 6’yı bulduğunu belirten Dünya Bankası, bu dönem dışı ortalamanın sadece yüzde 3.7 olduğunu da ifade etti.

2003-08 döneminde Türkiye’de tüm dengelerin düzeldiği, enflasyonun ciddi oranda gerilediği, hem kamu hem de özel yatırımların aynı seviyede arttığı da vurgulanan veriler arasında. Dünya Bankası çalışmasında, “Kredi büyümesi ve net sermaye girişi üç kattan fazla arttı. Bu büyüme Türkiye’nin söz konusu dönemde üst-orta gelir seviyesine ulaşmasını sağladı” ifadesine yer verildi.

Nasıl oldu da oldu?

Raporda bu yatırım atağının Türkiye tarafından nasıl gerçekleştirildiği analiz edilirken ülkemizde 2000’li yılların başında yapılan politik reformlara global ekonomideki uygun şartların eşlik ettiği belirtildi. Bu noktada atılan temel makroekonomik reform adımlarına işaret edilirken, “2000- 2001 ekonomik krizine tepki olarak uygulanan önlemlerle mali disiplin sağlandı, Merkez Bankası bağımsız bir kurum haline geldi.

Sonuç düşük faiz oranları ve daha yüksek ekonomik büyüme ile verimli bir dezenflasyon döngüsü oldu. İşletmelerin yeniden yapılandırılması, özelleştirmeler, iş ortamındaki iyileştirmeler, ticaretin ve işgücü piyasasının serbestleşmesi, bankacılık sektörünün kapsamlı reformu atılan önemli adımlar arasında yer aldı. Bunun sonucu hem krediye erişim hem de doğrudan yabancı yatırım girişleri iyileştirildi” denildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir