P&G olarak ürünlerinizi geliştirirken neleri dikkate alıyorsunuz?
Dünyanın ev bakımı ve kişisel bakımda lider üreticilerinden biri olarak her gün 5 milyar insanın hayatına dokunuyoruz. 20 markamızla hizmet verdiğimiz Türkiye’de her 10 evden 9’unda en az bir markamızla yer alıyoruz. Dolayısıyla hem tüketicilere hem de dünyamıza karşı üstlendiğimiz büyük bir sorumluluk var. Bunu en iyi şekilde gerçekleştirebilmek, tüketicilerimizi iyi anlamakla mümkün. Bu öngörü ile 161 yıl önce ilk araştırma departmanını kuran P&G, dünyanın en eski araştırma şirketlerinden biri olarak her yıl 20 binden fazla araştırma yapıyor. Ayrıca 100’e yakın ülkeden 5 milyondan fazla tüketiciyle görüşüyoruz. Bu konuda geleneksel yöntemlerle birlikte teknoloji de en büyük yardımcımız. Tek çatı altında birleştirdiğimiz data analitiği ve içgörü uzmanlıklarımızla elde ettiğimiz veri ve içgörüler ışığında tüketici beklenti ve taleplerini karşılayacak yenilikçi ürünler geliştiriyoruz.
Son zamanlarda tasarruf özelinde gözlemlediğiniz trendler neler?
Tüketiciler bizden artık sürdürülebilir ve erişilebilir olmamızı bekliyor. 31 ülkede gerçekleştirdiğimiz araştırmanın Türkiye sonuçlarına baktığımızda da bu durum açıkça görülüyor. Ülkemizde nüfusun yüzde 75’inin çevreyi çok önemsediğini ve daha çevreci bir yaşam tarzına sahip olmayı istediğini görüyoruz. Ancak bunu hayata geçirenlerin oranı sadece yüzde 35. Eyleme geçememenin en önemli nedeni sürdürülebilirlik odaklı ürünlerin daha pahalı olduğu kanısı. Ekonomik koşullar da tüketici seçimlerinde önemli bir etken ve bu nedenle bir ürünün “ödediğim paraya değer” diye algılanması önemli bir nitelik olmaya başladı. Bulaşık yıkarken de tüketicilerin beklentisi üstün performans elde ederken, faturaları yükseltmeyecek ürün kullanmak. Az deterjanla bile çok etki yaratan Fairy markamızla soğuk suda, kısa programda, ön yıkama yapmaya gerek bırakmadan istenen temizliği sunarken, enerji tasarrufu sayesinde ev ekonomisine de katkıda bulunuyoruz.
Bulaşık makinelerinde uzun yıkama programlarının daha iyi yıkadığına ilişkin yaygın bir inanış var. Bu doğru mudur?
Evet, temizlik halkımızın ödün vermediği bir konu. Ama bunu sağlayabilmek için illa uzun programa ihtiyaç yok. Yaptığımız inovasyonlarla en üstün performansı daha az enerji kullanarak sağlayabilecek ürünler geliştirmeye odaklanıyoruz. Bu inovasyonlar, tüketicinin istediği üstün temizlikle birlikte tasarruf yapmasını da sağlarken, karbon ayak izini düşürerek sürdürülebilirliğe de çok kıymetli bir fayda sağlıyor. Bu anlayışla, Fairy markamızla geliştirdiğimiz Platinum Plus ürünümüz, düşük ısıda bile anında aktifleşen kapsül sayesinde zorlu yağları hızlıca yok ediyor. Böylece makinelerde ekonomik programı seçerek 1 pakette 165 TL’ye varan elektrik tasarrufu da sağlıyor.
Sürdürüle-bilirlikten ve karbon ayak izini düşürmekten bahsettiniz. Bulaşık yıkama sürecinin buna nasıl bir etkisi var?
Bulaşık yıkamak her evin günlük rutin işlerinden biri ve ürünün üretilmesinden yıkamanın tamamlanmasına kadar geçen süreçte ortaya çıkan bir karbon ayak izi var. Genelde tüketicilerin düşüncesi, bu süreçte oluşan karbon ayak izinde en büyük payın ambalaj, içerik ve dağıtımdan yani üründen kaynaklandığı yönünde. Oysa çok büyük bir farkla en büyük neden “sıcak su kullanımı”. Fairy’nin Avrupa genelinde yaptığı Yaşam Döngüsü Analizi, ısıtma süreçlerinin, elde yıkama işlemlerinden meydana gelen karbon ayak izinin yüzde 93’ünü, bulaşık makinesi kullanımına bağlı karbon ayak izinin ise yüzde 72’sini oluşturduğunu gösteriyor.
Ön yıkama yapmak da maalesef, ülkemizde tüketicilerin yüzde 71’inin vazgeçemediği bir alışkanlık ve bulaşıkları makineye koymadan önce suda bekletme, ovalama, sudan geçirme gibi ön işlemlerde de sıcak su tercih ediliyor. Ana yıkamada da aynı şekilde sıcak su tercih ediliyor. Türkiye’de tüketicilerin yüzde 76’sı bulaşıkları 35 derece veya daha yüksek sıcaklıkta yıkıyor. Harcanan enerji de suyun sıcaklığı yükseldikçe daha da artıyor.
P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Dr. Onur Yaprak
Sizin bu konularda sunduğunuz çözüm önerileri nedir peki?
Bulaşık yıkarken enerji tasarrufu yapmak için tüketicilere öncelikle Fairy’nin üstün temizlikten ödün vermeden enerji tasarrufu sunan ve en çok satan bidon deterjana göre üç kata kadar daha fazla bulaşık yıkayan üstün performanslı ürünlerini seçmelerini öneriyoruz. Diğer önemli adımlar “Bulaşık Makinenizde Fairy ile Kısa Programı Tercih Edin”, “Bulaşıkları Soğuk Suda Yıkamaya Geçin”, “Bulaşıkları Ön Yıkamadan Geçirmeden Makinede Yıkayın” diye sıralanıyor.
Geliştirdiğimiz soğuk suda bile üstün temizlik performansı sunan, ön yıkama yapmaya gerek bırakmayan güçlü ürünleri, tasarruf yapmayı kolaylaştırırken bulaşık yıkama sürecinden kaynaklanan karbon ayak izinin azalmasını da sağlamış oluyor.
Alışkanlıklarından bir türlü vazgeçemeyen ve ön yıkama yapmaya devam eden tüketiciler için de tasarrufa ve dolayısıyla sürdürülebilirliğe katkıda bulunacak özel bir ürün olan Fairy Power Sprey’i geliştirdik.
ELDE YIKAMADA SU SICAKLIĞINA DİKKAT
Elde bulaşık yıkamak da ülkemizde oldukça yaygın. Bunu yaparken tasarruf sağlamanın yolları var mı?
Ülkemizde haftada 14 kez elde bulaşık yıkama yapılıyor. Kullanılan enerji ve deterjan da bu sıklığa göre artıyor tabi. Suyun derecesini 23’e düşürdüğünüzde bile mükemmel sonuç elde etmenizi ve suyun ısınmasında kullanılan kaynakları boşa harcanmaktan kurtarmanızı sağlayan yeni elde yıkama deterjanımız uzun süreli köpük, hızlı temizleme ve kolay durulama özelliğine sahip ve bu sayede aynı miktarda en çok satan bidon deterjana göre 3 kata kadar daha fazla bulaşık yıkama imkânı sunuyor. Böylece aldığınız deterjan miktarını azaltıyor, ödenen paranın hakkını vererek tasarrufu mümkün kılıyor ve 300 TL’ye varan enerji tasarrufu yaratabiliyorsunuz.