Geldi, Gördü, Yendi

Bu sezon sonucunu en çok merak ettiğim maçlardan biriydi bu derbi. Sezona saha içi ve saha dışı problemlerle başlayan Beşiktaş, geçen hafta değişen yönetimi ile “acaba bu maça farklı bir havayla çıkar mı diye düşündüm”,düşünmedim değil. Yeni bir yönetim, yeni bir hava getirir mi acaba Beşiktaş’a dedim ama maalesef. Koskoca Beşiktaş 90 dakikayı pozisyonsuz kapattı. Golü de penaltıdan buldu zaten. Bildiğiniz bir “enkaz” vardı sahada. Kendi evinde bu kadar mahkum, bu kadar kötü oynayan bir Beşiktaş beklemiyordum derbide. Bu maç, ilk dakikasından uzatmasına kadar, Fenerbahçe’nin hakkıydı. Saha içinde takımın sanki birbirini ilk defa görüyormuş, sahaya ilk defa beraber çıkıyormuş gibi bir hali vardı. Rıza hocanın da yapacak çok fazla bir şeyi yoktu. Bir günde gelemez Beşiktaş takımı bu hale. Haliyle bir günde de , bir ayda da düzelmez. Beşiktaş, kaleci Mert olmasa sahadan daha farklı bir mağlubiyetle ayrılabilirdi. Bir ara kaleyi sağdan soldan gören vurdu, Mert’in kurtarışlarıyla fark açılmadı. Bir de arada çıkardığı penaltı pozisyonu vardı Mert’in. Bir kaleci bir maçta bu kadar kurtarış yapıyorsa, ya da yapmak zorunda kalıyorsa, oyun kurgusundan, sahadaki bireysel performanslara kadar sıkıntı vardır.

Fenerbahçe Dolmabahçe’den lider döndü. Bir kere bu çok mühim. Tam 42 kez -üstelikte derbide- ceza sahasına girmek şahane bir istatistik. Ev sahibi takımı Fenerbahçe’nin caza sahasında ara ki bulasın. Tam 42 kez ceza sahasına girip 21 şut çekmiş Fenerbahçe. Yani ceza sahasında topla buluştuğu her iki pozisyondan biri kaleye çekilen şut. Maçın başından sonuna kadar oyunu domine eden taraf Fenerbahçe oldu . Crespo ve irfan Can takımın en etkili isimleriydi. Szymanski ise kendi kariyer rekorunu kırdı derbide ve maçta son sözü söyledi. Ferdi ve Osayi de tam bir “derbi oyuncusu performansı” ortaya koydu.

Velhasıl Fenerbahçe ligin 15. haftasında puanını 40’a yükseltip “bir geceliğine emaneten Galatasaray’a verdiği liderliği “ geri aldı. Belli ki bu böyle sürecek. Tom kaçacak, Jerry kovalayacak. İki takım şampiyonluk yarışında “kesinlikle” başbaşa olacak. Bu yarışa üçüncü bir takımın girme ihtimali yok.

Var mısın, yok musun?

Gelelim maçtan önce performansı en çok merak edilen karşılaşmanın hakemi Atilla Karaoğlan’a. Bugün yolda görsem tek bir şey sorarım kendisine. “Siz tam olarak ne yönettiniz ? “

Hocam; faul olmayan pozisyona faul verdin, olana vermedin. Gözünün önündeki penaltıyı vermedin, Var çağırmasa en skandal hakem kararlarından biri olacaktı. Var dedi ki,hocam gel bir izle farklı açılardan. İzledin,baktın,evirdin,çevirdin. Lütfettin verdin penaltıyı. Aradan 10 dakika geçmedi Tayfun’u kırmızı kartla oyundan ihraç ettin, aman yapma etme dedi vardaki hakemler, gittin izledin, kartı iptal ettin. Sonra şak diye bir penaltı daha oldu.Aman ne olacak oyna devam dedin, var yine devreye girdi,gittin ona da baktın “verelim bari” dedin. Şimdi, bir maçın en kritik olabilecek üç, bilemedin 4 pozisyonunda sen “ yoksan” var devreye girip “hop bir dakika”diyecekse ,sen neden varsın? Bu maçta var olmasaydı,kaç pozisyon heder olacaktı belli değil.

Hakem kararları bir maçın önüne geçiyorsa, zaten geçmiş olsun fazla uzatmaya gerek yoktur. Bu sezon hakem performansları en dip seviyede.
Ligin sonuna kadar bu hakemlerle Allah bütün takımlara sabır versin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir