Filistin Destekçileri, İsrail’in Savaş Suçlarını Kanıtlayan Fotoğrafları İzledi
8 mins read

Filistin Destekçileri, İsrail’in Savaş Suçlarını Kanıtlayan Fotoğrafları İzledi

Gazze’ye saldırılarda Birleşmiş Milletler (BM) Soykırım Sözleşmesi’ni ihlal ettiği gerekçesiyle Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Uluslararası Adalet Divanında (UAD) İsrail aleyhine açtığı davayı izlemek için Lahey’de bir araya gelen Filistin destekçileri, Anadolu Ajansının (AA) mahkemede delil olarak sunulan fotoğraflarının olduğu “Kanıt” kitabının İsrail’in savaş suçlarını belgeleriyle ortaya koyduğunu vurguladı.

Duruşmaları takip etmek ve Gazze’ye desteğini göstermek için Hollanda’nın Lahey kentinde bulunan UAD’ın önünde toplanan protestocular AA muhabirine, devam eden “soykırım” davasına ve AA’nın İsrail’in savaş suçlarına ilişkin belge niteliğindeki fotoğrafların yer aldığı “Kanıt” kitabına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Hollanda merkezli “Gazze için Doktorlar” isimli sağlık çalışanları kolektifinden anestezi uzmanı Sara Galli, dava sonucunda gerçeklerin ortaya çıkmasını umduğunu belirterek, İsrail’in 7 Ekim’den beri sürdürdüğü saldırılar nedeniyle sivillerin hayatını kaybetmesinin “rastlantı” değil, “insan hayatını hiçe sayan bir politika” olduğunu söyledi.

Galli, kalıcı bir ateşkes ilan edilmesi ve sağlık hizmetlerine güvenli erişimin yeniden mümkün olduğu barış ortamının sağlanmasına yönelik umudunu dile getirerek, Gazze’de son 3 ayda öldürülen sağlık çalışanlarının 2022’de 24 ülkede yaşanan çatışmaların tamamında ölen sağlık çalışanı sayısından fazla olduğuna vurgu yaptı.

İsrail’in her gün savaş kurallarını çiğnediğini aktaran Galli, “Sağlık çalışanlarının ve sağlık tesislerinin bu düzeyde hedef alınması daha önce görülmemiş bir durum. Savaş zamanlarında bile, birbirimizden nefret ettiğimiz zamanlarda bile, uluslararası hukukun belirlediği anlaşmalar var. Bunlar sağlık çalışanları, sağlık tesislerini ve hastaları askeri hedeflerden ayrı tutmayı amaçlıyor.” dedi.

Galli, Gazze’de yaşanan sağlık sisteminin çöküşünü bir doktor olarak daha önce hiç görmediğini belirterek, “Ben bir anestezi uzmanıyım ve anestezi olmadan sezaryen olan hamile kadınların hikayelerini görüyor ve duyuyorum. Çocukların uzuvları anestezi olmadan kesiliyor, erken doğan bebekler kuvözde ölüyor çünkü hastane için yeterli enerji kaynağı yok.” ifadelerini kullandı.

AA’nın kanıt niteliğindeki fotoğrafları Gazze’deki salgın hastalık riskini gözler önüne seriyor

İsrail’in Gazze’deki savaş suçlarını ispatlayan fotoğrafların bulunduğu Kanıt kitabını inceleyen Galli, Gazze’de hastaların hastane dışında ve kalabalık ortamda tedavi edilmesini gösteren fotoğrafın salgın hastalık riskine işaret etmesi nedeniyle önemli olduğunu söyledi.

Galli, fotoğrafa ilişkin “Burada gördüğüm şey sadece hasta ve acı çeken insanlar değil, aynı zamanda çok daha fazla tıbbi komplikasyon ve enfeksiyon kapma potansiyeli. Herkesin dip dibe olduğu bu fotoğrafa baktığınızda salgın hastalık riskinin (saldırılar nedeniyle yaşanan ölümlerden sonra) ikinci bir dalga olarak başlayabileceğini görüyorsunuz. Bugün ateşkes olsa bile, sağlık sisteminin nasıl çökertildiği, su ve gıda gibi temel imkanların yok edilmesinin yol açtığı ölümcül etkileri önümüzdeki haftalar, hatta aylar boyunca devam edeceğini anlamalıyız.” değerlendirmesinde bulundu.

UAD’da devam eden soykırım davasında kanıtlar arasında yer alan Gazze’deki isimsiz toplu mezarları gösteren AA fotoğrafına ilişkin konuşan Galli, “Gördüğüm sadece isimsiz mezarlardaki insanlar değil. İsimsiz mezarlarda gördüğünüz her insan, yas tutma şansı bile verilmeyen bir aile anlamına geliyor.” dedi.

Galli, sosyal medya sayesinde soykırım suçlarının işlendiğine ilk kez canlı olarak tanık olunduğunu ifade ederek, “Bence bu, daha sonra duymak ve okumaktan çok farklı bir duygu. Bunun gözlerimizin önünde gerçekleştiğini görmek, biz bu konuşmayı yaparken bile uzuvlarını, gözlerini, hayatlarını ve ailelerini kaybeden çocuklar olduğunu bilmek farklı bir duygu.” diye konuştu.

“Uluslararası toplumun bu soykırımı durdurmak için adım atmasının zamanı geldi”

Filistin asıllı Hollandalı Mohammed Youssef, davadan beklentisinin yüksek olduğunu belirterek, “Bu dava, uluslararası hukukun itibarını kurtarması için son şans. Uluslararası toplumun bu soykırımı durdurmak için adım atmasının ve İsrail’e Filistin’de yaptıklarından hesap sormaya başlamasının zamanı geldi. İsrail, Filistin’de yaptıkları için cezalandırılmalıdır.” dedi.

Youssef, mahkemenin Filistin’deki “soykırımı” durduracak adımları atmasını umduğunu kaydederek, “Aynı zamanda umarım diğer suç ortağı ülkeler ve diğer suç ortağı taraflar da soykırım suçlamasından kaçamayacağını anlar.” yorumunu yaptı.

İsrail’e karşı uzun vadede daha fazla tepki olmasını beklediğini anlatan Youssef, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin açtığı davayla birlikte İsrail’in işlediği “soykırıma” ilişkin resmi bir şikayetin oluşmasının önemli olduğunun altını çizdi.

Kanıt kitabı, İsrail’in işlediği savaş suçlarını uluslararası toplumun önüne seriyor

Youssef, AA’nın Kanıt kitabında yer alan enkaz altındaki bir bebeği gösteren fotoğraf hakkında, “Bu belki de küçük bir kardeşiniz ya da oğlunuz varsa görebileceğiniz en kötü fotoğraf. Bir Filistinli olarak bu benim kardeşim olabilirdi.” dedi.

Kanıt kitabın İsrail’in savaş suçlarını belgelediğini belirten Youssef, “Filistinliler olarak Batı için her şeyi belgelememiz gerekiyor çünkü onlar için daha az güveniliriz. Daha az insan olduğumuzu düşünüyor olabilirler, İsrail bizi insan olarak göstermemeye yönelik politikalarında başarılı oluyor olabilir.” yorumunu yaptı.

Youssef, Gazze’de kazılan isimsiz toplu mezarların fotoğrafının işgalin “acımasızlığını ve vahşiliğini” gösterdiğini söyleyerek, “Bu fotoğraf, hiçbirimizin canının bağışlanmayacağı anlamına geliyor. Bizi en korkunç şekilde öldürmeye çalışıyorlar. Hamas’tan ya da başka bir şeyden kurtulmaya değil, sadece Filistinlileri öldürmenin en korkunç yolunu bulmaya çalışıyorlar. Bu fotoğraflara bakmak çok acı veriyor ama aynı zamanda daha fazlasını yapmak ve halkımın hakları adına savaşmak için her zamankinden daha güçlü hissetmemi sağlıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Fotoğrafların gösterdiği toplu mezarların İsrail’in “terörist devlet” olmasının en açık örneği olduğunu savunan Youssef, “İsrail, kelimenin tam anlamıyla teröristlerin yaptığı her şeyi yapıyor. Bu fotoğrafın benzerini IŞİD’in saldırılarından sonra Rakka’da gördük. Peki IŞİD terör örgütü ile arasında ne fark var? Hiçbir fark yok. Aynı şeyleri yapıyorlar.” eleştirisinde bulundu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir