Bu kadim kentte, kendisini sahte yaz ile unutturan yağmurun, haftalar sonra anavatanı Doğu Karadeniz’e çok ciddi döndüğü geceye denk geldi sanki, bu 90 dakika!
Ne yağmur ama! Giderek temposunu, hızını, yoğunluğunu, toprağa adam akıllı sızdıran bir yağmur… Yağmur tanelerinin, Papara Park tribünlerinin çatısına vurduğunda, orkestrayı anımsatan sesleri çıkartması, maç öncesinin keyif veren nostaljik müziği gibiydi…
Köydeki kuzine sobada, çıtır çıtır yanan odunların çıkardığı ses eksikti bir, şekerleme yapmak için!
Çim döşeli zeminin içine çektiği saatlerdir yağan yağmur suyu, güzel, güneşli geçen anormal sıcak günlerin intikamcısı gibiydi!
Trabzonspor’un, Vavacars Fatih Karagümrük takımını misafir ettiği bu karşılaşmada, yağmurla gelen ilk tehlikeli atak da, oyunun başından ev sahibinden geldi. Bordo mavililerin en formda oyuncularından biri olan Trezeguet, ceza alanı üstünde önünde bulduğu topa, gelişine sol ayağıyla çok sert vurdu, üst direğe çarpan top auta çıktı.
*
İlk 15 dakika bitmeden, köşe atışından gelen topa iyi yükselip kafa topunu önce akıllıca yere sert vurduran Markao, kırmızı-siyahlıları deplasmanda 1-0 öne geçirdi.
Bu golle ve yağmurla soğuk duşa girmiş gibi olan bordo-mavililer; bu beklenmedik gole Enis Bardhi ile cevap vererek beraberliği yakalaması , maça da tempo getirdi. Bu golde Karagümrüklü Biraschi’ye çarpan top, tecrübeli kaleci Sirigu’yu kontrpiyede bırakınca oyuna denge geldi.
Bu gol sonrası, hazırlık paslarıyla daha fazla rakip sahaya inmeye başlayan Abdullah Avcı’nın ekibi, hocalarına bu takımın başındaki tam bininci görev gününde, 3 puan hediye etmek için, İstanbul ekibinin üstüne sağlı, sollu kanatlardan daha fazla inmeye başladı.
Kaleci Uğurcan’ın sakatlığı nedeniyle kadroda olamamasından, kaptanlık pazubandını takan Bosnalı Visca da iyi işler yaptı.
Dört sakat oyuncusu olmayan Karadeniz ekibine karşı, lakabı ‘Kara Kırmızılılar’ olan İstanbul temsilcisinde de, dört cezalı oyuncu kadrosunda yoktu.
Yoğun yağışa rağmen, yaklaşık 13 bin civarında cefakar taraftarının desteğini arkasına alan bordo-mavililerin yanı sıra, bir grup Karagümrük taraftarı da takımlarını bu maçta yalnız bırakmadı.
Trabzonspor’un unutulmaz eski gol kralı; kırmızı-siyahlıların teknik patronu Şota da, dersini iyi çalışmıştı ama ev sahibinin dalga dalga yağmurla birlikte gelen ataklarında, son vuruş şansızlıkları devam edince, ilk yarı karşılıklı iki golle kapandı.
*
Benim küçük oğlumun da yıllar önce mezun olduğu Akçaabat Güzel Sanatlar Lisesi resim ve müzik bölümü öğrencilerinin; kara ve renkli kalemlerle ve de farklı müzik aletleriyle tribünden destek verdikleri Trabzonspor’un, 13 maçtır deplasmanda kazanamayan bu misafir takımın, şansızlıklarını kırdıkları takım olmak istemeyen görüntüsü, ikinci 45 dakikaya da yansıdı.
Orta hakem Zorbay Küçük’e çok fazla iş düşmeyen bu maçta, mekanın sahibi ıstakanın ucunu da iyi tebeşirleyince, bu yarıya yalan yok, üç top bilardo gibi başladı! Eren’in kafa ile kıl payı kaçırdığı gol pozisyonu onun makus talihsizliğiydi ama Trabzonspor’un kaptanı Visca’nın sağdan kestiği meşin yuvarlağa, altı pas içinde ters vuruş yapan Kaptan Brasci’nin kendi kalesine attığı gol de, Visca’nın ballı talihi idi.
Bu gece gerçekten çok iyi paslaşmalar yaparak ve iyi futbol oynayarak; direk küme potasındaki rakibinin sahasına hızlı inen fırtınayı yağmurda kesmeyince, Trezeguet son 20 dakikaya girilirken N.Pepe’nin desteğiyle 3. gole imza attı. Biraz sonrasında da Trezeguet’in desteğiyle bu sefer N.Pepe 4. gole ayak uzatınca, saha kenarı ve tribünler arkasına yaslanıp bacak bacak üstüne attı, orta şekerli köpüklü kahve söyledi!
Son dakikalarda oyuna giren ve uzatma dakikalarında haftalar sonra yine golle dönen Umut Bozok’un golü, gecenin perdeyi kapatan son sahnesiydi.
Aslında bu iki takım; Ziraat Türkiye Kupası Yarı Finali’nde karşı karşıya gelmeden önce de, bu gece, o gecenin bir ön provasını da yapmış oldu.